12 Ekim 2010 Salı

Almanya-Essen

Şayze!

Akdeniz ikliminin etkisi altinda olan Ege Bölgesi 'nin, Izmir sehrinin; Karsiyaka semtinin; Bahcelievler mevkiinde siradan mahalle kültürüyle gecen cocuklugumun raydan ciktigi zamanlar da oldu. Mahallenin cocuklariyla saklambac oynamacalar, anneannemin don lastikleriyle ip atlamacalar, okuldan asirilan tebesirlerle sek sek oynamacalar. Incik boncuk yapimini sözümona mahallenin en islek yerinde ticarete dökmeye calismalar.Bir ara hula hoop furyasi (artik icine sigamasamda iyiydim bi zamanlar hula hoopta)…

Buraya kadar hersey normal. Biz sümüklerimizi ilkokul defterlerimizin arasinda biriktirip, elimizde sindi bebeklerle yere serilmis kilimlerde günlerimizi gecireduralim. Bir gün mahalleye yeni bir yüz gelir(yeni cocuk). Komsumuzun Alamanya dan akrabasidir bu yeni cocuk. Bir gün taslardan futbol kalesi yapilan sokaga, ertesi gün bir bakmisiz minyatür kaleler kurulmus, ayaklara patenler giyilmis, bir takim sopalar ellerde, ortada kücük bir topla sokak hokeyi oynanmaya baslanmis.“Aptal, gerizekali, bok“ gibi naif küfürlerin yerini'Şayze' almis.Hepimiz Türkiyede alamanci oluvermisiz. Evet böyle seyler olurdu bizim mahallede; annem dahil mahalleli teyzelerin cocuklarinin bisikletlerine el koyup, bisiklet cetesi kurmasi gibi, bu da bir dönemdi atlatildi.

Almanya’ ya dair ilk hatirladiklarim bu. Sonrasinda Pippie langstrumpf; cappuccinolu cikolata, tabiiki Hitler…Iste Almanya yla iliskimiz bu kadar yüzeyseldi.

Yolculuk nedeni bu sefer Almanya’daki Essen sehrinin Istanbul gibi kültür baskenti olmasi üzerine, Duisburg Üniversitesi’nin bizi  workshop icin davet etmesi. Projenin amaci öncelikle bize Essen i gezdirip buradaki tipik Türklere ve Almanlara ait ya da birbirine gecmis kültürleri, aliskanliklari bulup bir kolaj olusturmak.

Buradaki ögrenciler bizi evlerinde agirliyorlar, ben de tesadüfen gruptaki tek türk ögrenci cagla nin evinde kaliyorum.10 günümü gecirecegim eve geldik. Burada bir odam varmis odamda  müthis bi yatagim varmis, yatagimin üzerine cagla nin annesi tarafindan bir not birakilmis.“yeni evine hos geldin seyda“(cicek ve kalpli cikolata kutusu esliginde) fotograf makinemin hafiza karti izin verseydi fotograf da koyacaktim.

Sevgili bisikletime selam ediyorum.Bisiklet süresim var burada, titreye titreye bisiklet sürerek yanimdan gecen 70 lik teyzeler var.(Tabiiki de bir istanbul elestirisi olmazsa olmaz) Istanbul trafiginde bisiklet sürerken, stresli dolmuscu amcalara döndügümü farkettim. Bunun taksicisi var otobüsü var yayasi var kedisi var köpegi var…

Essen’deki Folkwang müzesi, Duisburg’daki Landschaftspark word parki ve eski maden ocagi ve yine Duisburg-Neudorf da  dünyanin bircok yerinden 300 cesit biranin bulundugu iddia edilen  Finkenkrug (Hindistan cevizlisi, portakallisi, cikolatalisi…Portekiz birasi görüp duygulandim) Zeche zollverein müzesi, Red dot tasarim müzesi gibi gibi yerleri gezdik, gezdirildik, gezdirilmeye de devam ediyoruz.Ben arada kayboluyorum, buluyorlar.

(Babam simdi bu yaziyi okur ve arar beni bu iran- yezd yazisinda da aramisti sakincali buldugu durumlarda hep arar bir de benim agzimdan dinler.bu sefer telefonum kapali buradan aciklama yapiyim: merhaba babaa ben hindistan cevizli bira ictim bitane)

Özlem pansiyon ve cetesine ne kadar tesekkür etsem ne desem azdir. Özlem pansiyon biti bulasti bikere, daha nice nice gezmelere…Ha gecen gün domuz kumbarasiyla dilenen bi kadin gördüm,sevdim.